’Yaşamımı insanların hizmetine adayacağıma,
Mesleğimi vicdanımla ve onurumla uygulayacağıma,
Önceliği her zaman hastamın sağlığına vereceğime,
Yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin, görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime,
‘İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
Bana gözdağı veriliyor olsa bile, tıbbi bilgimi, insan haklarını ve birey özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üstüne ,
Ant içerim.’
Vural Avar komutanımızın cezaevinde vefatı üzerine geçen hafta Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı genelgede ’Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama nedeniyle cezaların kaldırılması işlemleri hükümlünün talebi olmadan resen başlatılabilecek’ denildi.
Ağır sağlık sorunları olan E. Korgeneral Hakkı Kılınç Paşa’nın ve diğer komutanlarımızın başına benzer bir şey gelmeden cezaların kaldırılmasını, ağırdan alınmamasını bekliyoruz.
28 Şubat kumpas davasında sahte delillere dayalı bir iddianame ile tutuklu bulunan 85 yaşındaki Korgeneral Vural Avar yaşı ve sağlık durumu nedeniyle yasalara göre evine gönderilmesi gerekirken cezaevinde ölüme terk edildi. Hastaneye geliş gidişlerinde kelepçe takılıp rencide edilerek, eziyet görerek, yavaş yavaş öldürüldü. Gözlerimizin önünde soğukkanlı bir cinayet işlendi. Bu insanlık dışı davranış, bütün süreçleri ve aktörleriyle siyasi tarihimize geçecek ve bir utanç sayfası olarak hatırlanacaktır.
Mustafa Kemal’in askerinin infazı üzerinden verilen mesaj Türk Ordusunun ideolojik dönüşümünü tamamlama kararlılığı, devrim kanunlarına ve Türkiye Cumhuriyetine yönelik nefrettir. Aynı zamanda baş eğdirme çabası, intikam ve inatlaşmadır. Emekli generallerin dosyası halen Anayasa Mahkemesindeyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3.Uluslarası İlahiyat Gençlik Buluşması’nda ’28 Şubat karanlığından’ söz etmesi saplantılı bir inatlaşma, gerçeği karartma ve yargılamayı etkilemeye devam etme tavrıdır.
Vural Avar Paşa’nın unutulmayacağından şüphemiz yok. İsmini yaşatacak olan yalnız vatansever, hayatını TSK’ya adamış, seçkin bir komutanımız olması değil aynı zamanda Cumhuriyete karşı açılmış siyasi bir intikam davasına kurban verilmesidir.92 yıl önce Teğmen Kubilay’ı katleden karanlık ortaçağ ideolojisi bugün Korgeneral Vural Avar’ı katletmiş, komutanlarımızı müebbet hapse mahkum edip cehennem azabı yaşatmıştır. Saflar ve emeller 92 yıl önce neyse bugün de aynıdır.
Bu haksızlığın ve trajik ölümün Vural Avar Paşanın ismini ölümsüzleştireceğini, yalnız kışlalarda, askeri birliklerde değil, kuşaklar sonrasında bile Atatürk’ün askeri olarak hafızalarda yaşayacağını, buna neden olanların ise asla affedilmeyeceğini biliyoruz.
‘Tıp etiği hekimlerin ahlaki olmayan eylemlerde bulunmalarını isteyen yasal düzenlemelere ve baskıya uymamalarını gerektirir.’ (Dünya Tabipler Birliği, Tıp Etiği El Kitabı,s.16)
Bu davanın İddianamesini yazan savcılar, yargıçları ve bilirkişiler FETÖ bağlantıları nedeniyle ya meslekten atıldı, firar etti ya da tutuklandı. Bunun bir istisnası olmadı. Vural Avar’ın cezaevinde infazına neden olan sağlık raporunu veren doktorlar hakkında ise ‘olası kastla adam öldürmekten ’suç duyurusunda bulunuldu.
‘Hipokrat yemini’ eden, Prof. Özcan Erel, Prof. Ercan Yeni, Dr. Mehmet Arıkan, Pof. Mehmet Keşkek, Prof. Ali Sami Berçin, Prof. Nur İrem Uçkun, Doçent Ali Utkan, Doçent Hasan Kaya, Doçent Güneş Arık ve Doçent Cemile Sevgi ve Şule Bilen’den oluşan 11 kişilik hekim kurulu, ‘Korgeneral Vural Avar’ın ceza ertelemesini gerektirecek bir hastalığı bulunmamaktadır. Cezasını cezaevinde çekebilir. Hayatını tek başına idame ettirecek haldedir’ raporunu yazmalarından bir ay sonra Vural Avar hayatını kaybetti.5 maddelik raporda,
‘ Tehir gerekmemektedir.
Cezanın infazının cezaevinde infazı halinde hayati bakımdan bir tehlike arz etmeyecektir.
Maruz kaldığı ağır hastalık yoktur.
Hayatını yalnız idame ettirebilir.
Ceza tehiri gerektiren bir hastalık yoktur. T.C Anayasasının 104/2-b maddesinde yazılı kocamışlık hali olduğu tıbbi kanaatine varılmıştır. ’dendi.
Bu raporla Vural Avar’ın yaşam hakkı elinden alınmıştır. Hekimler onurları üzerine ettikleri Hipokrat yemininin aksine kendi çıkarlarını hastanın yararından üstün tutarak verdikleri söze ihanet etmiştir.
84 yaşında, kaburgaları kırık, bilinci bulanık bir insanın hapishane koşullarında kalmasına onay vererek vicdanın ve merhametin çok uzağına düşen, meslek ahlakına ihanet eden hekim kurulunun bireyleri bununla hatırlanacaktır.
Bu raporun 12 Eylül’de sorguda yapılan işkencelere, işkence yoktur raporu verilmesinden bir farkı bulunmamaktadır. ‘Olası kastla adam öldürmek ve görevi kötüye kullanma’ suçundan açılacak kamu davasının peşinin bırakılmaması saygıdeğer Vural Avar komutanımıza vicdan borcumuzdur.
Mehtap Kaynak
